İnsan yaşamı
çeşitli mekanlar içinde geçmektedir. Bu mekanlar yapılış amaçlarına uygun
olmalı ışık, ses, koku, renk mekanın özelliğine göre ayarlanmalı ve mobilya
seçimleri mekana uygun olmalıdır. Örneğin iş yerlerimizin mobilyaları birbirine
benzer ürünlerden oluşup renk ve model olarak farklılık gösterir. Kamu
hizmetinde kullanılan alanlar ise aynı mobilyalardan ve ürünlerden
oluşmaktadır. Örneğin hastanelerde aynı yataklar aynı komodinler hatta aynı
renk çarşaflar vardır. Bunlar bulunduğumuz mekanı bize tanıtan ve
ihtiyaçlarımızı karşılamamızı sağlayan minimum eşyalardır. Oysaki evlerimiz söz
konusu olduğunda durum değişir. Çünkü evlerimiz tamamen bize özgüdür. Günün
yorgunluğunu ve stresini attığımız sevdiklerimizle vakit geçirebildiğimiz kimi
zaman bir fincan kahvemizi alıp rahatlamaya çalıştığımız yerlerdir. Gün içinde
ne kadar dışarıda olursak olalım ne kadar seyahate çıkarsak çıkalım yine dönüp
dolaştığımız yerlerdir evimiz. Bu nedenle dekorasyonundan tutun da
aydınlatmasına eşyaların ve duvarların renginden ortamdaki sıcaklığa kadar
bizden izler taşıyan evlerimizin şıklığı ve rahatlığı her şeyiyle bizi
yansıtır.
Doğduğumuz
anda başlayan mobilyayla tanışmamız hiçbir zaman son bulmaz. Bebekken bizim
yerimize beşiğimizi, dolabımızı ebeveynlerimiz seçer. Büyüdükçe artık kendi
zevkimizi yansıtmaya başlarız. Önce renklerle başlayan tanışıklığımız yavaş
yavaş mobilyalarımızın çeşidinin değişmesine kadar gider. Bebek odasından genç
odasına, genç odasından daha bizi ifade edeceğimiz düşündüğümüz yeni parçalar
alınır bazı eski parçalar elden çıkarılır ve bizim eşyalarımız artık bizi
anlatır. İleride kendi evimize taşındığımızda ise durum daha da değişir. Çünkü
zevkimiz sadece kendi odamızla değil artık evimizin her odasında olacaktır.
Oturma odasından yemek odasına mutfaktan banyoya yatak odasına her yer bizden
izler taşıyacaktır. Bizim her anımıza şahit olan mobilyalarımız sadece ahşap
malzemeler olmaktan çıkıp bizimle büyüyen yaşlanan ve bizimle yaşayan
eşyalardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder